Gazze’deki ateşkes çökmenin eşiğinde mi?

Yasmine El-Sabawi | Middle East Eye | Tercüme: Mepa News

İsrail ile Hamas arasında uzun süreli müzakerelerin ardından 19 Ocak’ta başlayan kırılgan ateşkes anlaşması üç haftayı geride bıraktı. Ancak bugünlerde anlaşmanın çöküşün eşiğine gelmiş olabileceğinden bahsediliyor.

Hamas’ın silahlı kanadı Kassam Tugayları’nın sözcüsü Ebu Ubeyde Pazartesi günü yaptığı açıklamada Cumartesi günü yapılması planlanan altıncı İsrailli esir bırakma işleminin “ikinci bir emre kadar” askıya alındığını duyurdu. Gruptan yapılan açıklamaya göre Hamas, kararın planlanan takastan beş gün önce alındığını ve “arabuluculara [İsrail] işgaline yükümlülüklerini yerine getirmesi için baskı yapmaları için yeterli zaman tanındığını” da sözlerine ekledi.

Ebu Ubeyde, İsrail’in anlaşmanın şartlarına uymadığını ve zorla yerinden edilen Filistinlilerin Gazze’nin kuzeyindeki evlerine geri dönmelerini geciktirdiğini, onları “bombardıman ve silah ateşiyle” hedef aldığını ve yardım malzemelerinin kararlaştırıldığı gibi Gazze’ye girmesini engellediğini söyledi.

İsrail, Gazze’de kış şartlarına uygun olmayan çadırlarda yaşayanlar için 60.000 konteyner ev sokulmasını taahhüt etmişti. Şu ana kadar hiçbiri teslim edilmedi. Gıda ve yakıt sevkiyatında da eksiklikler var.

Açıklamada, İsrailli esirlerin “işgal geçen haftalarda elde edilen hakların geriye dönük olarak telafi edene ve tazmin edene kadar” serbest bırakılmayacağı belirtildi.

Ebu Ubeyde esir takası için “kapının hala açık olduğunu” ve İsrail üzerine düşeni yaptığı sürece Hamas’ın da anlaşmaya bağlı kalacağını ifade etti.

Trump çıtayı yükseltiyor

Ancak bu açıklamanın zamanlaması, mesajın sadece İsrail’e değil, onun en büyük destekçisi olan ABD’ye de verildiğini gösteriyordu.

Pazar günü Fox News’e konuşan ABD Başkanı Donald Trump, Gazze’deki tüm Filistinlileri sınır dışı etme ve bölgeyi bir sahil beldesi olarak inşa etme yönündeki açıklamasını ikiye katlamakla kalmadı, aynı zamanda Gazze’den ayrılan Filistinlilerin geri dönme hakkı olmayacağını da ileri sürdü.

İster Filistin Yönetimi’nin 1993 Oslo Planı’nda öngörülen iki devletli çözüme bağlılığı olsun, ister Hamas’ın Filistinlilerin şu anda İsrail devleti olan toprakların tamamına erişmesi gerektiğine dair uzun süredir devam eden inancı olsun, Filistinli mültecilerin geri dönüş hakkı kavramı değişmez bir ilke olmuştur.

Hatta bu ilke, İsrail’in kurulduğu 1948 yılında Filistinlilerin Nekbe, yani Arapça “büyük felaket” anlamına gelen olayla sürülmelerinden bu yana Birleşmiş Milletler Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın misyonu haline gelmiştir. Ajans, mültecilere evlerine, fiili olarak kurulmuş bir Filistin devletine dönene kadar hizmet vermeyi amaçlıyor.

Gazze’nin yüzde 80’inden fazlası şu anki İsrail topraklarından sürülmüş Filistinli mültecilerden oluşuyor.

Trump, “Güzel topluluklar inşa edeceğiz… tüm bu tehlikenin olduğu yerden biraz uzakta güvenli topluluklar inşa edeceğiz” dedi ve ekledi: “Bu arada, [Gazze’ye] sahip olacağım. Bunu gelecek için bir emlak geliştirme projesi olarak düşünün.”

Fox News sunucusu Bret Baier’in Filistinlilerin geri dönme hakkı olup olmayacağı sorusuna Trump, “Hayır, olmayacak” yanıtını verdi.

“Çok daha iyi konutlara sahip olacaklar… Onlar için kalıcı bir yer inşa etmekten bahsediyorum” diye ekledi.

Trump, “İnşa etmeye başlamaktan bahsediyorum ve Ürdün ile bir anlaşma yapabileceğimi düşünüyorum. Mısır ile bir anlaşma yapabileceğimi düşünüyorum. Bilirsiniz, onlara milyarlarca dolar veririz.” dedi.

Mısırlı güvenlik kaynakları Pazartesi günü Reuters haber ajansına yaptıkları açıklamada, ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasının uygulanmasına ilişkin görüşmelerin, ABD’den üzerinde mutabık kalınan planın devamı konusunda net işaretler gelene kadar askıya alındığını söyledi.

Aynı kaynaklar Reuters’a anlaşmanın bozulmasından endişe ettiklerini de belirttiler.

Mısır, Katar ve ABD ile birlikte müzakerelerde arabuluculuk yapıyor. Trump’ın Orta Doğu temsilcisi Steve Witkoff’a göre ikinci aşama görüşmelerinin geçen hafta başladığı doğrulandı. Ancak kesin taahhütler olmaksızın İsrail defalarca hava bombardımanını yeniden başlatmaya hazır olduğunu söyledi.

Pazartesi günü İsrail Savunma Bakanı Israel Katz orduya en üst düzeyde hazır olma talimatı verdiğini söyledi.

Gelişmeler Mısır Dışişleri Bakanı Badr Abdelatty’nin Washington’da ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile bir araya geldiği sırada ortaya çıktı.

Görüşmenin ardından Mısır Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada “İsrail işgalinden kaynaklanan bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe yönelik risk ve tehditlerle yüzleşmenin tek yolu… uluslararası toplumun, temel haklarına yönelik eşi benzeri görülmemiş bir adaletsizlikten muzdarip olan Filistin halkı da dâhil olmak üzere, ayrım gözetmeksizin bölgedeki tüm halkların haklarını ve topraklarında ve anavatanlarında barış içinde yaşama haklarını dikkate alan bir yaklaşım benimsemesidir” denildi.

Açıklamada doğrudan ABD ya da Trump’a atıfta bulunulmadı.

Açıklamada, “Mısır, kendi kaderini tayin etme, topraklarında kalma ve bağımsızlık hakkı ile vatanlarını terk etmek zorunda kalan Filistinli mültecilerin geri dönüş hakkı da dahil olmak üzere [Filistinlilerin] haklarının ihlal edilmesini reddeden tutumuna bağlıdır” denildi.

Arap Birliği’nin 27 Şubat’ta Mısır’ın başkenti Kahire’de acil bir toplantı yapması planlanıyor.

“Arapların uyanması gerekiyor”

Middle East Eye’a (MEE) konuşan bölge analistleri, Trump’ın Gazze’yle ilgili bir müzakereye yönelik aşırı bir tutum benimsemek için aldığı taktiksel bir karar olarak başlayan şeyin çok daha ciddi bir şeye dönüştüğünü söylüyor.

Ancak bunun tam olarak ne olduğunu tespit etmek zor. Trump, televizyon programları kariyeri boyunca yaptığı gibi, sık sık izleyicilerini diken üstünde tutma stratejisini benimsiyor.

“Görünüşe bakılırsa yönetimi de ona ayak uydurmaya çalışıyor. Geçen hafta yaptığı bazı açıklamaları geri çekmeye çalıştılar ama görünen o ki Trump bu konuda kararlı ve bunu hem kendi yönetimine hem de Filistinlilere dayatmak istiyor” diyor Filistin için Amerikalı Müslümanlar’ın İcra Direktörü Osama Abuirshaid MEE’ye ve ekliyor:

“Şimdi, bunun işe yarayıp yaramayacağı farklı bir hikaye, ancak söyleminin sonuçları olacaktı. Fevri davranan birinden bahsediyoruz, bu bileşik zekaya sahip olmayan birinden.”

Bu arada İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, hükümetteki aşırı sağcı koalisyonunu yatıştırmak ve siyasi kariyerinin sona ermesini önlemek için ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasını ertelemeye çalışıyor gibi görünüyor. Abuirshaid, “Trump onun için bu alanı oluşturdu” dedi.

Trump, Netanyahu’nun geçen hafta Washington’a yaptığı ziyaret öncesinde Gazze’yi kendi kişisel emlak portföyü haline getirme konusunda hiçbir işaret vermemişti.

Abuishaid, “Arap ve Müslüman devletler ile BM ve uluslararası toplum tarafından sağlam bir duruş sergilenmezse, bu sadece Filistinlileri tahliye etmekle değil, onları açlıktan öldürmekle de gerçekleşebilir ve bu durumda tek bir seçenekleri olacaktır: ayrılmak” diye ekledi.

Washington DC Arab Center’ın yöneticisi Khalil Jahshan, Trump’ın duruşunda bir değişikliğe yol açmak için karşı koyması gereken tarafın Arap devletleri olduğu konusunda hemfikir.

“Arapların temelde uyanması ve 20 Ocak itibariyle Amerika Birleşik Devletleri’nin artık Amerika Birleşik Devletleri olmadığını anlaması gerekiyor. Bölgedeki politikaları da artık alıştıkları politikalar değil” diyor Jahshan MEE’ye.

“Amerika Birleşik Devletleri ile ittifakları artık geçerli değil ve uyum sağlamaları gerekiyor. Temelde şunu söylemeleri gerekiyor: ‘Eğer bizi küçük düşürmeye çalışıyor ve ulusal çıkarlarımıza aykırı politikaları bize dikte ediyorsanız, o zaman ilişkimizin yeniden değerlendirilmesi gerekir’.”

Arap kırılganlığı

Ancak Trump’ın Gazze’den Filistinlileri göndermeyi planladığını söylediği Mısır ve Ürdün gibi ülkelerin elinde fazla bir koz olmayabilir.

Dışişleri Bakanlığı ve ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı’nın rakamlarına göre bu ülkeler, İsrail’den sonra ABD’den en çok askeri yardım alan ilk üç ülke arasında yer alıyor.

En son 2023 rakamlarına göre her iki Arap ülkesi de Washington’dan 1,5 milyar dolardan fazla yardım alırken, İsrail 3,3 milyar dolardan fazla yardım aldı.

Kahire ve Amman aynı zamanda bölgede on yıllar önce İsrail ile ilişkilerini normalleştiren ilk iki yönetimdi.

“Bu olayda sadece iki ana oyuncu var: Genel anlamda Suudi Arabistan ve sürecin kendisi açısından Katar. Temelde odadaki yetişkin gibi davranmaları ve ‘İlişkimizin ilerlemesi için bunun sona ermesi gerekiyor’ demeleri gerekiyor.”

Birbirini izleyen ABD yönetimleri, Suudilerin İsrail’le normalleşmesini önemli bir dış politika ödülü olarak lanse etti ancak 7 Ekim 2023’te Hamas öncülüğünde İsrail’in güneyine düzenlenen saldırılar bu hedefi raydan çıkardı ve geçen yılın sonlarında Suudi veliaht prensi İsrail’i Gazze’de soykırım yapmakla suçladı.

Salı günü Beyaz Saray’a gelmesi beklenen Ürdün Kralı Abdullah, Trump’ın ikinci döneminde kendisiyle görüşecek ilk Arap devlet başkanı olacak. Gündemin ilk sırasında Gazze olacak.

Ürdün Büyükelçiliği’nden MEE’ye yapılan açıklamada “Kral ayrıca Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz, Başkan’ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ve Kongre komitelerinin kilit üyeleriyle de görüşmelerde bulunacak” denildi.

“Bu Arap liderlerin hiç haysiyetleri kaldı mı bilmiyorum. Washington’a neden geldiklerini bilmiyorum. Bu hiç mantıklı değil” diyor Jahshan MEE’ye ve ekliyor:

“Sadece politikalarını boşa çıkarmakla kalmadı, hem Mısır hem de Ürdün için ittifaklarını da çöpe attı.”

ABD Başkanı’nın geçen hafta “Gazze’yi ele geçirme” konusundaki sözlerine kadar eski adı “Trump İçin Arap Amerikalılar” olan “Barış İçin Arap Amerikalılar” da bir açıklama yaparak “majestelerinin, Başkan Trump’ın kampanyası sırasında bize söz verdiği gibi, iki devletli çözüme dayalı Orta Doğu barışı konusundaki kararlı duruşunu desteklediklerini” belirtti.

Açıklama şöyle devam etti: “Majestelerinin asil ve kararlı duruşunu takdir ediyoruz… ki bu duruş TÜM taraflar için tatmin edici olmalıdır.” “Majestelerinin başlıca kilit Arap liderleri arasında barışa ilişkin Arap tutumunu koordine etme çabalarının farkındayız.”

Dearborn, Michigan’da MENA Amerikan Ticaret Odası’nın başkanlığını yürüten ve kampanyasında bölgede “kalıcı bir barış” vaat ettiği için Trump’a oy veren Faye Nemer, MEE’ye Kral Abdullah’ın ziyaretinden umutlu olduğunu çünkü Trump’ın farklı davranabileceğine inandığını söyledi.

“Umarım bu ziyaret Filistin halkının iyiliği için bazı anlamlı sonuçlar doğurur. Aksi bir durum bölge için gerçekten çok yıkıcı ve istikrarsızlaştırıcı olacaktır” dedi ve Kasım seçimlerinde Trump’a verdiği oydan pişmanlık duymadığını sözlerine ekledi.

Trump, Kasım seçimlerinden günler önce Detroit’in hemen dışındaki Amerika’nın Arap başkenti olarak adlandırılan bölgeyi ziyaret eden ilk ABD başkan adayı olmuştu. Gazze’ye yönelik savaşa son verme sözü Arap-Amerikan toplumunu harekete geçirdi ve yirmi yılı aşkın bir süredir Demokratların şehri olan Dearborn’u Cumhuriyetçi yaptı.

Nemer, “Filistin’in pazarlık konusu olmadığını sık sık vurguladık ve yineledik” dedi ve ekledi: “Başkan Trump’ı, hazırlanmasına ve hayata geçirilmesine yardımcı olduğu bir anlaşmadan geri adım atacak bir kişi olarak görmüyoruz.”

Kaynak: Mepa News

Başa dön tuşu