Silah bırakması gündemde olan Hizbullah yol ayrımında

Nader Durgham | Middle East Eye | Tercüme: Mepa News

İsrail’in geçen yıl Lübnan’a açtığı savaş Hizbullah’a büyük darbe indirip örgütü istikrarsız bir konumda bıraktı.

Acımasız bir bombardıman kampanyası, kara işgali ve Hasan Nasrallah da dahil olmak üzere üst düzey lider kadrosunun çoğunu öldüren hedefli saldırılarla zayıflayan örgüt, tamamen silahsızlanması için artan iç ve uluslararası baskıyla karşı karşıya.

Hizbullah ile İsrail arasındaki çatışmayı durduran Kasım ateşkesine aracılık eden ABD, uzun süredir Lübnan hükümetinin ülke içindeki silahların kontrolünde tek makam olmasında ısrar ediyor.

ABD’nin Orta Doğu Özel Temsilci Yardımcısı Morgan Ortagus, Lübnanlı yayın kuruluşu LBCI’ye verdiği bir mülakatta “bu hükümete, Hizbullah’ın ve tüm milislerin silahsızlandırılmasını da içeren, çatışmaların durdurulmasını tam olarak yerine getirmesi için baskı yapmaya devam ediyoruz” dedi.

Ateşkese rağmen İsrail son aylarda Hizbullah mevzilerini hedef aldığını iddia ederek Lübnan topraklarına neredeyse günübirlik saldırılar düzenledi. Bu arada Lübnan Dışişleri Bakanı Yusuf Raci, yeniden inşa çabalarının ve insani yardımın tüm silahların ordu kontrolüne geçmesi şartına bağlı olduğunu belirtti.

Bu baskı ve değişen siyasi ortamın ortasında Hizbullah’ın cephaneliğini nasıl bir gelecek bekliyor?

Hizbullah bir mesaj gönderiyor

Reuters’a konuşan üst düzey bir Hizbullah yetkilisi, İsrail’in Lübnan’dan tamamen çekilmesi ve ülkeye yönelik saldırılarını durdurması halinde örgütün Lübnan Cumhurbaşkanı ile silahları konusunda görüşmelere başlamaya açık olduğunu söyledi.

İsrail ordusu halen güney Lübnan’da sınıra yakın beş stratejik noktada konuşlanmış durumda. İsrail’in 18 Şubat’a kadar Lübnan’dan çekilmesini tamamlaması, Hizbullah’ın savaşçılarını ve silahlarını Litani Nehri’nin kuzeyine taşıması, Lübnan ordusunun da güneyde onların yerini alması öngörülüyordu.

Reuters haberinin ardından Hizbullah’ın medya ofisi bir açıklama yayınlayarak “bazı medya organlarında” yayınlanan ve Hizbullah yetkililerine atfedilen iddiaları “tamamen yanlış” olarak nitelendirerek reddetti.

Açıklamada Reuters’ten bahsedilmediği gibi hangi iddiaların ele alındığı da belirtilmedi.

Ancak Hizbullah’a yakın bir analist olan Kasim Kasir Middle East Eye’a yaptığı açıklamada Hizbullah ile Lübnan hükümeti arasında “savunma stratejisi ve silahların geleceğini görüşmek üzere” temaslar kurulduğunu söyledi.

Kasir, “Hizbullah bir savunma stratejisi geliştirmek üzere ulusal bir diyaloğa açık ancak silahsızlanma konusunu görüşmedi” dedi. “Şu anda, İsrail işgali devam ederken silahsızlanma hakkında konuşmak mümkün değil” dedi.

Lübnan ordusundan emekli general Johnny Halef, örgütün silahlarını tartışmaya nispeten açık olduğunu, ancak görüşmelerin şu ana kadar somut bir eyleme yol açmadığını doğruladı.

Halef, “Hizbullah işbirliğine, diyaloğa ve silahların teslim edilmesiyle ilgili görüşmelere hazır olduğu mesajını veriyor” ifadelerini kullanıyor ve ekliyor:

“Ancak bu konuda pek de kararlı değil. Belirli bir zaman dilimi ortaya konduğunda, bir karar ve uygulama mekanizması olduğunda, o zaman konunun ciddi olduğunu söyleyebiliriz.”

Ordunun eski komutanı olan Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Ocak ayında göreve gelmesinden bu yana Lübnan devletinin ülkedeki silahların tek taşıyıcısı olmasını sağlama sözü verdi.

Avn bu hafta Al Jazeera’ye verdiği bir mülakatta bu taahhüdünü yineledi ve silahsızlanmaya ilişkin diyaloğun Hizbullah ile kendisi arasında ikili olarak yürütüleceğini söyledi.

Avn, “Silah bulundurma konusu güç kullanılarak değil diyalog yoluyla uygulanacaktır.”

Salı günü yaptığı ayrı bir açıklamada Avn, Hizbullah savaşçılarının Lübnan ordusuna entegre edilebileceğini ve uygun hale gelmek için eğitimden geçebileceklerini söyledi.

Ancak Halef, uygun mekanizmalar hayata geçirilmediği takdirde hükümetin açıklamalarının “kamuflaj görüşmeleri” olarak kalacağını söyledi.

Halef, “Amerikalılar ne kadar baskı uygularsa uygulasın, silahları teslim etmek medyada tartışıldığı kadar kolay değil” dedi.

İran’ın kararı

Hizbullah’ın silahlarına ilişkin tartışmalar hız kazanırken, örgütün başlıca mali destekçisi ve silah tedarikçisi olan İran, nükleer programı konusunda ABD ile dolaylı müzakerelere başladı.

Halef bu görüşmelerin sonucunun Hizbullah’ın pozisyonunu ve silahlarının kaderini etkileyebileceğine inanıyor.

“Silahları teslim etme kararı tamamen Hizbullah’ın elinde değil. İranlılar şu ana kadar bu konuya hiç değinmediler. Amerikalılarla yaptıkları görüşmelerin sonucunu bekliyorlar ki bu da zaman alacak. Bence bu konu artık İran’ın kararına bağlı.”

Halef, Tahran’ın Hizbullah’ın cephaneliğini Washington’la müzakerelerde bir pazarlık kozu olarak görebileceğini de sözlerine ekledi.

Kasir ise görüşmelerin olumlu sonuçlar doğurabileceğini söyledi: “ABD-İran ilişkilerindeki herhangi bir iyileşme Lübnan da dahil olmak üzere bölgedeki tüm gelişmeleri olumlu etkileyecektir”

Hizbullah için yeni bir sayfa mı?

Ağır kayıplarına rağmen Hizbullah Lübnan’da güçlü bir siyasi güç olmaya devam ediyor ve ülkenin Şii toplumundan ve İsrail’e karşı direnişini destekleyen mezhepsel çizgilerin ötesindeki vatandaşlardan önemli bir destek alıyor.

Bu da Batılı ve Arap devletlerin artan baskılarına rağmen Hizbullah’ın hızlı ve güçlü bir şekilde silahsızlandırılmasını neredeyse imkansız kılıyor.

Halef, “Hizbullah’ın silahlarını teslim etmesi, grubun sahip olduğu halk desteği göz önüne alındığında güç kullanarak sağlanamaz” dedi ve ekledi: “Lübnan’da iç savaşa ya da başka tehlikeli senaryolara dönüşebilecek bir meseleden kaçınmak için temkinli davranıyoruz.”

Avn defalarca Hizbullah’ın ateşkes anlaşmasının şartlarına uyduğunu belirtti, Halef de bunun ordunun güneydeki konuşlanmasına yansıdığını söyledi.

Halef, “Litani’nin güneyindeki bölgede Lübnan ordusu, İsrail ordusu tarafından hala işgal edilen mevziler hariç, neredeyse tüm mevzilere konuşlandı” dedi ve ekledi: “Bu ilk adım ve Hizbullah da mevzilerini terk ederek işbirliği yapıyor. Ordu şu anda yaklaşık 600 mevzinin kontrolünü ele almış durumda.”

Halef’e göre İsrail, Lübnan ordusunun güneyde tam kontrolü sağladığını henüz açıklamamış olmasını, başkent Beyrut da dahil olmak üzere Hizbullah mensuplarını ve mevzilerini bombalamaya devam etmek için bir bahane olarak kullanıyor.

Hizbullah cephaneliğinin geleceği belirsizliğini korurken Kasir, Hizbullah’ın İsrail ile savaşının ve Suriye’deki müttefiki Beşar Esed’in devrilmesinin ardından rolünü yeniden değerlendirdiğine inanıyor.

Kasir, “Hizbullah için yeni bir vizyona tanık oluyoruz, ancak silahlarının geleceği İsrail işgaline ve ulusal diyaloğa bağlı” dedi ve ekledi:

“Bu vizyon Hizbullah’ın Lübnan içindeki rolüne, Lübnan hükümeti ve ordusuna verdiği desteğe ve (iç savaşı sona erdiren ve ülkede siyasi güç paylaşımına zemin hazırlayan) Taif Anlaşması’na bağlılığına odaklanıyor.”

Kaynak: Mepa News

Başa dön tuşu