Bursa’da eller Gazze için duaya kalktı

Kur’an tilaveti ile başlayan program şehit İsmail Haniye’nin şehadet yıldönümü için hazırlanan sinevizyon gösteriminden sonra Konuşmacı Abdullah Yıldız; Gazze’de ki direnişte bütün yönleri ile cihadın hakkını verenlere selam ve tebriklerini yollayarak başladı. Özellikle şehid Haniye’nin teravih namazında ki bizlere yansıyan huşusunu ile çocukları ve torunlarının şehadetinde tevekkülünü unutmamamız gerektiğini hatırlatarak sözlerine şöyle devam etti.
Devamında Abdullah Yıldız İslam dünyasının bugün karşı karşıya kaldığı en büyük saldırılardan biri, Gazze üzerinden vuku bulan Siyonist işgaldir. Bu saldırılar yalnızca Gazze’yi-Filistin’i değil, hedeflediği boyut ve stratejik niyet itibariyle tüm İslam beldelerini ve ümmetin geleceğini hedef almaktadır.
Bu nedenle, Filistin davasına sahip çıkmak, Mescid-i Aksâ’yı savunmak, Gazze’de işlenen katliamlara karşı durmak; sadece siyasi bir duruş değil, imanî, insanî ve ahlâkî bir sorumluluktur.
Bilinmelidir ki, Siyonist işgal yalnızca bedenleri değil, ruhları, ahlâkı ve kimliği de hedef almaktadır. Bu hem maddî hem de manevî bir soykırımdır. Bu soykırımı reddetmek, işgalin her türlüsüne karşı durmak, bütün Müslümanların ortak görevidir.
Dünya Müslüman Âlimler Birliği İçtihad ve Fetva Komisyonu’nun 28 Mart 2025 tarihli fetvası, bağlamında neler yapılmadı gerektiğini maddeler halinde sıraladı
1- Gazze’deki direniş, ümmetin izzetidir. Bu direnişe destek olmak, imanımızın ve insanlığımızın gereğidir. Gazze’de yaşananlar, fiilî cihadı zorunlu kılan açık bir işgaldir. Bu bağlamda, doğrudan savaşmak, mücahitleri teçhiz etmek, istihbarî ve askerî destek sağlamak ve mücahitlerin ailelerine yardım etmek her Müslüman için gücü oranında bir vecîbedir.
2- Bu vesileyle, Filistinli kardeşlerimize destek verme konusunda samimiyetle gayret gösteren aziz milletimizin ve devletimizin, şimdiye dek yaptıkları yardımları takdirle anıyor, bu duruşu kıymetli buluyoruz. Ancak zaman, yapılanı yeterli görme değil; imkânlar ölçüsünde en fazlasını yapma zamanıdır.
3- Bilinmelidir ki, Gazze’yi yalnız bırakan her devlet, her yönetim, her zihin ve her kalp vebal altındadır. Sessizlik, tarafsızlık ve ilgisizlik; zulmün ortaklığıdır.
4- Filistinli mücahitlerin de ifade ettikleri gibi; sürgünü değil, direnişi esas alıyoruz. Dolayısıyla işgalcilerin tehcir, kuşatma ve sürgün planları asla kabul edilemez. Gazze halkının direnişi, ümmetin izzeti ve haysiyetidir. Onları yurtlarından çıkarmak yerine, onların yanında saf tutmak iman borcudur
5- Müslümanlar mallarıyla, dualarıyla, kamuoyu kısmıyla ve boykot bilinciyle bu davanın yanında saf tutmalıdır. Biz bütün Müslümanları Gazzeli kardeşlerini destekleme konusunda kapsamlı bir yardıma çağırıyoruz. .
6- Gazze bir coğrafya değil; bir şuurdur, bir ümmet imtihanıdır. Direniş sadece orada yaşanmıyor, bizim irademizde ve duruşumuzda da tezahür ediyor.
7- Tüm Müslümanları, her daim dualarında ve kunutlarında Gazze’yi anmaya, kalben ve fiilen direnişe omuz vermeye çağırıyoruz. Bu seferberlik, sadece meydanlarda değil, mihrapta, evde, okulda ve ticarette de sürmelidir.
8- Ümmetin tüm fertleri ve kurumları, mezhep, meşrep, grup ve görüş ayrılıklarını bir yana bırakarak tek bir safta buluşmalı ve bu topyekûn saldırıya karşı topyekûn bir direniş göstermelidir diyerek sözlerini tamamladı .Konuşmacının ardından Prof. Muhammed Said hocanın kıldırdığı namaz ve kunut duası ile program sona erdi