Konya’da Mısır cezaevlerinde kalan mahkumlar için basın açıklaması yapıldı

AYDER Yönetim Kurulu Başkanı İhsan Erdim, Aziziye Camisi önünde yaptığı konuşmada, buluşma sebeplerinin Mısır’ın acısını paylaşmak olduğunu söyledi.

Mısır’daki cezaevlerinde yaşananlardan herkesin haberi olması gerektiğini aktaran Erdim, şunları kaydetti:

Allah Resulü ‘Bir kötülük gördüğünüzde onu elinizle düzeltin, gücünüz yetmiyorsa dilinizle, ona da gücünüz yetmez ise kalbinizle’ diyor. Bu zulümlere eliyle müdahale eden kardeşlerimiz var aramızda. Bir zulüm ve kötülük var. Bunu size yaymak, anlatmak ve tebliğ etmek istiyoruz. Bu konudan haberdar olmanızı istiyoruz. Mısır’da 13 yıl önce yaşanan darbeden dolayı binlerce kişi öldürüldü. Yüzbinlerce kişi de cezaevlerine gönderildi. Orada insanlar açlığa, yüksek ışıklara maruz bırakılıyor.

d-061.jpg

s-007.jpg

Basın açıklamasının tam metni:

BASIN AÇIKLAMASI

1.08.2025 Cuma

Mısır’da 2013 yılında gerçekleşen askeri darbe sonrasında yaşanan yoğun keyfi gözaltı ve tutuklamalar ile adil olmayan yargılamalar sonucunda uzun yıllara mahkûm edilen yüzlerce kişi, ağır mağduriyetler yaşamaktadır. Cezaevlerinde yaşanan ihlaller artık mahkûmların ölümüne sebep olmakta ve isyan ettirmektedir. Mahkûmlar tarafından gizlice sızdırılan mektuplar ve ilgili sivil kuruluşların açıklamalarına göre Mısır Bedir Cezaevi’nde ağır insan hakları ihlalleri yaşanmaktadır.

Mısır “Bedir Cezaevi Kompleksi”, korkunç ve kötü koşullarıyla meşhur Akrep Cezaevi’nin en sert ve en baskıcı versiyonudur. Mısır’ın Sednaya’sı olarak ta anılmaktadır.

Adı geçen cezaevinde düşünce ve kanaat önderleri, eski bakanlar, valiler, milletvekilleri, üniversite hocaları, siyasi parti liderleri, yani bir milletin hafızası olan insanlar tutulmaktadır.

Cezaevi yönetiminin, 2013’ten bu yana sistematik şekilde işkenceye maruz bıraktığı tutukluların çoğu, 25 Ocak Devrimi’ni yönetenler arasında yer alan ve ardından devrime ve filizlenen halk iradesi deneyimine karşı yapılan darbeyi reddeden kişilerdir.

Mahkûmlar;

 

  • Sekiz yıldır ne güneşi görebildiler, ne de gökyüzünün renklerini…
  • Sekiz yıldır, günde 24 saat kapalı hücrelerde tutuluyorlar; sadece en zor şartlar altında ve izin verilirse hastaneye çıkarılıyorlar.
  • Sekiz yıldır dünyadan izole edilmiş durumdalar: Ne gazete, ne radyo, ne televizyon var.
  • Sekiz yıldır ne annelerini, ne eşlerini, ne de çocuklarını görebildiler. Hiçbirine kendilerini ziyaret etme izni verilmedi. Hatta onlarla hiçbir şekilde iletişim kurmalarına izin verilmedi; ne bir telefon görüşmesi, ne de yazılı bir mektup…

Mahkûmların maruz kaldığı insanlık dışı uygulamalardan bazıları şöyle;

 

  • Ağır kaba dayak, onur kırıcı muamele, ağır fiziki ve psikolojik şiddet,
  • Kötü ve yetersiz beslenme ve çoğunlukla aç bırakmak,
  • Sinirlere zarar veren, depresyona ve hatta intihara yol açabilen parlak ışığa maruz bırakmak,
  • Hücrelerin içindeki gözetleme kameraları aracılığıyla mahremiyeti ihlal etmek,
  • Kasıtlı tıbbi ihmal ve tedavi hakkından mahrum bırakmak,
  • Kişisel hijyen malzemelerinden mahrum bırakmak…

 

21. yüzyılın ilk çeyreği sona ererken, hâlâ bazı yöneticiler, tüm kutsal kitapları, anayasaları, yasaları, yönetmelikleri ve gelenekleri hiçe sayarak; insanın doğal ve fıtrî haklarını yok sayıyorlar.

Mısır zindanlarındaki çoğunun yaşları 60 – 90 arasında değişen siyasi tutuklulara uygulanan ve bazılarını yukarıda sıraladığımız bütün bu insanlık dışı uygulamalara, hak ihlallerine yaşlılık, kemik erimesi, kronik hastalıklar ve bedensel çöküş de eklenince artık iş tahammül sınırlarını aşan bir noktaya gelmiştir.

Tutuklular arasında bulunanlardan el-Ezher Üniversitesi Hadis Kürsüsü Profesörlerinden Dr. Abdurrahman el BERR ve el-Ezher Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu Mısırlı doktor, akademisyen, Profesör Muhammed el BİLTACİ, tutuldukları Mısır Bedir 3 Cezaevi 2. Bölüm’den dışarıya birer mektup sızdırmayı başarmışlar ve ortak durumlarını şöyle ifade etmişlerdir:

“Biz ve Bedir 3 Cezaevi’nin 2. Bölümünden den onlarca kişi, insanlık dışı koşulları protesto etmek amacıyla 1 Temmuz 2025’ten bu yana tam ve süresiz açlık grevine (açlıkla direniş – boş mide savaşına) başlamış bulunuyoruz.

Bu, insanlık dışı koşullar değişmediği sürece, ölüm pahasına da olsa grevimizi sürdüreceğiz.

12 yılı aşkın süredir insanoğlunun dayanamayacağı şeylere katlandık; artık daha fazlasına dayanmak mümkün değil.

Bize yapılan eziyet, dünyadaki hiçbir cezaevinde görülmemiş düzeydedir. Ölüm, içinde bulunduğumuz bu hâlden daha kolaydır!

Bu feryadımız, acaba vicdan sahibi insanlara ulaşır mı, yoksa hücremize hapsedilmiş, dünyadan yalıtılmış bir çığlık olarak mı kalır bilemiyoruz.

Burada bazı arkadaşlarımız intihara teşebbüs ettiler. Bu, umutsuzluktan değil; insanlık dışı ve ahlaksız muamelelere karşı bir protesto çığlığıdır.

Umuyoruz ki bu çığlık, vicdan ve merhamet sahibi insanların kulaklarına ulaşır ve davamızı insani ve hukuki bir mesele olarak sahiplenirler. Bize yapılan bu ağır adaletsizliğe ve mutlak tecride karşı dururlar.

Ey dünyanın özgür insanları, bu zulmü, baskıyı ve despotizmi durdurmak için sesinizi yükseltin!”

 

Yukarıdakilere dayanarak şu çağrıda bulunuyoruz:
Ne istiyoruz?

Öncelikle, Mısır hükümetinden;
– İşkence suçu olarak tanımlanan bu ihlallerin derhal durdurulmasını ve hukukun üstünlüğü ilkesine bağlı kalmasını,
– Bedir 3 Cezaevini ziyaret etmek üzere “Mısır’dan ve uluslararası kuruluşlardan” bağımsız bir komitenin hızla oluşturulmasını,

İkinci olarak, Mısır başsavcısından:
– Cezaevlerini denetleme konusunda kendisine tam sorumluluk veren yasanın uygulanmasını,
– Bu ihlaller hakkında acil, ciddi ve şeffaf bir soruşturma başlatılmasını ve faillerin adil bir yargılamaya tabi tutulmasını,

Üçüncü olarak, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nden:
– Bu ihlalleri durdurmaları için Mısır yetkililerine acilen çağrıda bulunmasını,
– İhlallerin ciddiyetini değerlendirmek üzere bir bilgi toplama komitesi kurulmasını,

Dördüncü olarak, uluslararası komitelerden:
– Mısır tarafına imzaladığı “İşkenceye Karşı Sözleşme” hükümlerini yürürlüğe koyma baskısı kurmasını,
– Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nin, Bedir Cezaevi Kompleksi’ni acilen ziyaret ederek Mısır yetkililerinin tutuklular için asgari muamele standartlarına uyum düzeyini değerlendirmesini,
– Avrupa Birliği İnsan Hakları Komitesi’nin, bu ihlalleri durdurmak için gerekli adımları atmasını,

Beşinci olarak, uluslararası yerel sivil toplum örgütlerinden ve insan hakları örgütlerinden:
– Bedir Cezaevi Kompleksi’ndeki ve tüm Mısır cezaevlerindeki tüm tutuklulara yönelik bu ihlalleri durdurma çabalarını koordine etmesini ve iş birliği yapmak için tüm yasal araçları kullanmasını..

Unutulmamalıdır ki, işkence bir insanlık suçudur.

 

Konya’dan tüm dünyaya Mısır’da yaşanan bu tarifi imkânsız zulmün ve baskının karşısında olduğumuzu ilan ediyor, zalimlerle biz görmesek de elbette Allah’ın göreceği bir hesabı vardır diyoruz.

 

“Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Ancak, Allah onları (cezalandırmayı), korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor.” (14/İbrahim, 42)

 

Yaşasın Tevhit, Adalet ve Özgürlük..

Selam olsun Mısır’ın Allah için direnen yiğit evlatlarına!

 

AYDER

ANADOLU İNSANİ YARDIM DERNEĞİ

1.08.2025 Cuma

 

Başa dön tuşu