Eğer Allah dileseydi, sizi tek bir ümmet kılardı

 

وَلَوْ شَٓاءَ اللّٰهُ لَجَعَلَكُمْ اُمَّةً وَاحِدَةً وَلٰكِنْ يُضِلُّ مَنْ يَشَٓاءُ وَيَهْد۪ي مَنْ يَشَٓاءُۜ وَلَتُسْـَٔلُنَّ عَمَّا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ ﴿٩٣﴾

 

93- Eğer Allah dileseydi, sizi tek bir ümmet kılardı; ancak dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirir. Yapmakta olduklarınızdan muhakkak sorulacaksınız.

Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı. Lâkin içinizden sapmak isteyenleri, iradelerini sapıklıktan yana kullananları Allah saptırır, bunun tamamen aksine hidâyete yönelenlerin de bu yönelişini onaylayarak Allah hidâyete ulaştırır. Yâni sapmak dileyeni saptırır, hidâyet isteyene de hidâyet lütfeder Allah. İradelerinizle tüm yaptıklarınızdan, tüm tercihlerinizden bir gün mutlaka sorguya çekileceksiniz. 

Eğer Allah dinî farklılıkların olmamasını dileseydi, insana seçme özgürlüğünü vermeyebilirdi. Allah, insanlardan günah işleme ve küfre sapma güç ve özgürlüğünü alarak insanların hepsini doğuştan mümin ve itaatkar kullar olarak yaratabilirdi. Bu durumda iman ve itaatten sapma gibi bir şey söz konusu olamazdı.

Burada Allah’ın kendisinin, insanlara bir çok yoldan birine uyma güç ve özgürlüğünü verdiği belirtilmektedir. Bu nedenle Allah doğru yola uymaya niyetlenenlerin hidayete ulaşmasını kolaylaştırır ve sapmak isteyenleri de saptıkları yolda bırakır.

TEFHİMUL KUR’AN 

Ayette geçen “dileyeni saptırır, dileyeni de doğru yola ulaştırır.” İfadesi genellikle yanlış anlaşılan bir noktadır. 

Kişinin kendi iradesiyle sapıklığı tercih etmesi, yanlışa yönelmesi durumunda Allah’ın o kişinin sapkınlığını “onaylaması” veya onun o yolda ilerlemesine izin vermesi anlamındadır. Yani Allah, zorla saptırmaz; kişi zaten o yöne meylettiği için o eğilimini pekiştirir. 

Benzer şekilde, kişinin doğru yolu, hidayeti istemesi, iyilik ve güzellik peşinde koşması durumunda Allah’ın ona doğru yolu göstermesi, o yolda ilerlemesini kolaylaştırmasıdır. Bu da bir lütuf ve kulun çabasının karşılığıdır.

Ayetin sonundaki “Yaptıklarınızdan mutlaka sorumlu tutulacaksınız” ifadesi, Bu ifade, yukarıdaki “saptırma” ve “hidayet” meselelerinin cebri olmadığını ve insanın kendi seçimlerinden dolayı hesap vereceğini açıkça ortaya koyar. Eğer Allah insanları zorla saptırsaydı veya hidayete erdirseydi, onların yaptıklarından sorumlu tutulmalarının bir anlamı kalmazdı. Bu nedenle, ayet kulun iradesini ve sorumluluğunu vurgular. İnsan, özgür iradesiyle neyi seçerse, onun sonucuna katlanacaktır.

MEHMET OKUYAN TEFSİRİ

Başa dön tuşu