Eş Şebab’ın her geçen gün ilerlediği Somali’yi ne bekliyor?

Ashley Jackson | War on the Rocks | Tercüme: Mepa News

Eş Şebab’ın Şubat 2025’in sonlarında başlattığı saldırı, hükümetin kazanımlarını tersine çevirdi ve grup Somali’nin orta ve güney bölgelerinde kontrolü yeniden ele geçirdi. Bu grubun son yıllardaki en iddialı hamlesine işaret ediyor. Hükümet kontrolünün hızla kaybedilmesi, Somali devletindeki derin yapısal zayıflıkların ve uluslararası askeri stratejinin başarısızlığının altını çiziyor.

Eş Şebab’ın toprak kazanımları, Somali’nin derin bir siyasi ve kurumsal geçiş dönemine girdiği bir dönemde gerçekleşti. Seçimlerin yaklaşması ve uluslararası bağışçı desteğinin azalmasıyla birlikte devlet, siyasi açıdan yıllardır olmadığı kadar açıkta kaldı. Uluslararası ortakların Somali ile ilişkilerini yeniden gözden geçirmeleri acil bir ihtiyaç. Mevcut yaklaşım -küçülen toprak kontrolü ve asgari siyasi kaldıraç ile parçalanmış, kırılgan bir merkezi hükümeti desteklemek- artık sürdürülebilir değil. Daha gerçekçi bir strateji, askeri öncelikli çerçevelerden uzaklaşmayı ve Eş Şebab ile angajman da dahil olmak üzere daha kalıcı bir siyasi çözüm için zemin hazırlamayı gerektirecektir.

Şubat 2025’in sonlarında Eş Şebab, Orta Şabel’deki Cevher, Adan Yabal ve Adale ile Aşağı Şabel’deki Afgoye’nin yanı sıra Bulo Burde ve Hiran’daki Şabel nehrinin doğusundaki kilit bölgeleri hedef alan koordineli saldırılar başlattı. Saldırı birçok yönden ilerleyerek hükümet güçlerini ve müttefik aşiret milislerini kırılma noktasına kadar getirdi. Bu sürpriz bir taarruz değildi zira ön saldırılar Ocak ayında başlamıştı ancak hükümet henüz koordineli bir karşı taarruz başlatmadı. Hükümetin ve uluslararası ortakların hava saldırıları ve ara sıra gerçekleşen yerel karşı saldırılar ilerlemeyi yavaşlatmış olsa da Eş Şebab 2019’dan beri elinde olmayan toprakları geri aldı ve başkent Mogadişu’ya yaklaşıyor. Bu diriliş aynı zamanda örgütün duruşundaki kritik bir değişimi de yansıtıyor: Eş Şebab, bir yıllık hesaplı bir itidal döneminin ardından, toprakları yeniden ele geçirmek ve yönetmek için net bir stratejiyle büyük ölçekli operasyonlara geri döndü.

Kabile ayaklanmasının durdurulması

Eş Şebab’ın yeniden dirilmesi bir ya da iki yıl önce pek olası görünmüyordu. Somali Ulusal Ordusu ve Afrika Birliği tarafından desteklenen, klan temelli silahlı bir grup olan Macawiisley’in 2022 ortalarında Eş Şebab’a karşı başlattığı ayaklanma, Eş Şebab’ı Somali’nin orta kesimlerinin büyük bir bölümünden püskürtmüştü.

Somali hükümeti, Hirşabel ve Galmudug’un sözde kurtarılmış bölgelerinde güvenlik ve temel hizmetlerin iyileştirileceği sözünü verdi, ancak net bir uygulama planı yoktu. Hükümet destekli aşiret saldırıları genişlemeye devam ederken verilen sözler yerine getirilmedi. Başlangıçta hükümet güçlerini memnuniyetle karşılayan bazı bölge sakinleri kısa süre sonra pişmanlıklarını dile getirdi. Birçoğu aşiret milislerinin gasp ve uyum eksikliğini, Eş Şebab’ın sert de olsa daha tutarlı vergi ve yargı uygulamalarıyla kıyasladı. Bu yerlerin çoğu şimdi tekrar Eş Şebab’ın kontrolü altında.

Somali hükümetinin stratejisi yerel ivme oluşturmak için aşiret bağlarından yararlanırken, askeri başarıyı siyasi ve aşiret uzlaşmasıyla eşleştirmekte başarısız oldu. Bazı durumlarda hükümet, daha önce Eş Şebab’ı destekleyen ancak hükümetle uzlaşmak isteyen aşiret büyüklerini tutukladı. Eski klan şikayetleri kısa sürede şiddete dönüştü ve hükümet bu çatışmaları Eş Şebab’ın yaptığı şekilde -yani genellikle şeriat mahkemeleri, yerel yönetim ve kaba kuvvetin bir karışımı yoluyla- bastıramadı.

Eş Şebab önemli ölçüde zayıflamış olsa da, bu yaşanan tam olarak göründüğü gibi bir bozgun değildi. Mohamed Mubarak ve benim o dönemde uyardığımız gibi, Eş Şebab, hükümetin bir kez daha geri alınan bölgeleri uzun süre elinde tutamayacağını düşünüyordu. Ne de olsa örgüt geçmişte bu bölgelere sızdığında halkın hükümetin tutmadığı vaatler karşısında yaşadığı hayal kırıklığını kullanmıştı. Birçok yerde Eş Şebab kendi şartlarıyla geri çekildi, savaşçılarını başka yerlere gönderdi, sivilleri şehirlere ya da Eş Şebab bölgesine yerleştirdi -böylece hükümeti dönüştürmeyi umduğu nüfustan mahrum bıraktı- ya da geride kalan nüfusun içine ajanlarını yerleştirdi. Grup aynı zamanda hükümet güçlerinin en çok açıkta kalacağı an için de hazırlık yapmaya başladı.

Bu an, Ağustos 2023’te Eş Şebab’ın Mogadişu’nun kuzeyindeki Cawsweyn’de üç Somali askeri üssünü ele geçirerek 150 ila 178 askeri öldürmesiyle geldi. Bu noktaya gelindiğinde, hükümet güçlerinin aşırı genişlemesi lojistik kapasiteleri zorlamış, cephedeki birliklerin yeterli eğitimli takviyelerle yeniden ikmal edilmesini veya desteklenmesini zorlaştırmıştı. Hükümet kayıpları kamuoyu önünde inkar etti ve Eş Şebab da buna ele geçirdiği araç ve askerlerin video görüntüleriyle karşılık verdi. Bu ve bunu takip eden vur-kaç saldırıları halkın hükümetin güvenliği sağlama kabiliyetine olan itimadını sarstı.

Siyah Aslan Operasyonu olarak adlandırılan, harekatın planlanan ikinci aşaması, Kenya, Etiyopya ve Cibuti’den güçleri güneye, Eş Şebab’ın kalelerine doğru ilerletecekti. Bu hiçbir zaman gerçekleşmedi. Federal ve bölgesel yetkililer arasındaki çatışmalar koordinasyonu sekteye uğrattı ve uluslararası destek kampanyanın ivmesiyle birlikte buharlaştı.

Eş Şebab uyum sağlıyor

Eş Şebab’ın yeniden dirilişinin kaynağı, askeri kapasitesinden ziyade nüfusları yönetme ve kontrol etme kabiliyetiyle ilgili. Akademisyenler örgütün yerel yönetim yapılarını ve aşiret siyasetini manipüle ettiğini belgelemiş olsa da, uluslararası politika söyleminin çoğu askeri yetenekler, bölgesel kontrol ve terörle mücadele ölçütlerine takılı kalmış durumda. Bu durum Eş Şebab’ın yerel yönetişim ve klanları dikkatli bir şekilde yönetmesinin önemini gizleme eğiliminde olup, grubun yerel şikayetleri kullanmasına ve klan ileri gelenlerini kendi vergi ve yönetim sistemlerini yürütmek üzere seçmesine olanak tanıyor. Bu da hem iş birliği için teşvik hem de bir ölçüde yerel meşruiyet sağlıyor. Merkezi hükümet Somali’nin kırsal kesimlerinin çoğunda çok az varlık gösteriyor, bu da Eş Şebab’ı işleyen tek otorite olarak bırakıyor.

Grup son aylarda bilindik bir taktiğe hız verdi: Yerel güç paylaşımı anlaşmaları müzakere etmek. Eş Şebab, Macawiisley savaşçılarına uzlaşma teklif etti ve geri çekilmeleri karşılığında silahlarını ellerinde tutmalarına izin verdi. Eş Şebab genellikle başlangıçta itaat karşılığında yumuşak davranır ancak daha sonra sertleşir ama bu düzeyde bir merhamet alışılmadık bir durum. Adan Yabal’dan ve yakın zamanda Eş Şebab tarafından geri alınan yakın bölgelerden konuştuğum aşiret büyükleri ve diğerleri tanıdık bir model anlattılar. Eş Şebab onlarla telefonla irtibata geçmiş, geri dönecekleri konusunda onları uyarmış ve itaat ettikleri sürece her şeyin yolunda gideceğine dair güvence vermiş.

Eş Şebab’ın halkla etkileşim stratejisini değiştirdiğine dair başka işaretler de var. Grup Nisan ayında, Mogadişu’ya daha yakın olan Şabel bölgesine yeniden konuşlanmak üzere buradaki kuvvet varlığını azaltmadan hemen önce, Güney Batı eyaletindeki yaklaşık on yıllık ablukayı kaldırdı. Eş Şebab bölge sakinlerini kendi kontrolü altındaki bölgelerde kalmaya teşvik etti. Grubun geçmişte yaptığı gibi yerel halkı zorla yerinden etmek yerine, Eş Şebab kontrolü ve meşruiyetini korumak için bazı yerel talepleri karşılamaya ve kurallarını yumuşatmaya daha istekli görünüyor.

Nisan ayı sonlarında sosyal medyada, Somali hükümetinde ve diplomatik çevrelerde Eş Şebab’ın Mogadişu’ya saldırmaya hazırlandığı yönünde bir söylenti dalgası yayıldı. Herhangi bir saldırı gerçekleşmemiş olsa da, spekülasyonlar hükümetin başkenti savunma kabiliyetine olan güven eksikliğini ortaya koydu. Eş Şebab, hükümet içindeki aşiret akrabalarına kenara çekilmeleri ya da grupla iş birliği yapmaları halinde hedef alınmayacakları sözünü vererek kafa karışıklığını daha da artırdı.

Eş Şebab’ın Mogadişu içindeki saldırıları 2023’ün başından beri keskin bir düşüş gösterdi ve birçok yabancı gözlemci bunu hükümetin başarısının bir işareti olarak gördü. Eş Şebab rutin bombalı saldırılar yerine, hükümetin otoritesini zayıflatmayı amaçlayan daha az sıklıkta ama daha sembolik, yüksek profilli saldırılar gerçekleştirmeye başladı. Mart 2025’te cumhurbaşkanının konvoyuna yönelik el yapımı patlayıcı saldırısı ve Mayıs 2025’te Mogadişu’daki bir asker alma merkezine yönelik saldırı halkın hükümete olan güvenini daha da sarstı ve Eş Şebab korkusunu körükledi.

İç sorunlar

Somali hükümeti, ülkenin uzun süredir devam eden iç gerilimlerinin ağırlığı altında zorlanıyor. Rakip gruplar arasında yıllarca süren çatışma ve müzakerelerin ardından kurulan mevcut siyasi çözüm, ülkenin büyük klanları ve bölgesel güç merkezleri arasındaki hassas ve çoğu zaman gergin bir dengeye dayanıyor. Somali altı federal üye devletten oluşuyor ve bunlardan biri olan Somaliland tanınmayan fiili bağımsız bir devlet.

Somali önümüzdeki 18 ay içinde üç büyük seçimle karşı karşıya: Haziran 2025’te yerel konsey seçimleri, Kasım 2025’te eyalet düzeyinde seçimler ve 2026’da federal parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimleri. Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh, 1969’dan bu yana denenmemiş olan “tek kişi, tek oy” sisteminde ısrar ediyor. Ülkede normalde dolaylı seçimler gerçekleştiriliyor. Şeyh’in çoğu eski müttefiki olan siyasi muhalifleri, özellikle 2026 başkanlık ve parlamento seçimleri bizzat başkan tarafından atanan bir seçim komisyonu tarafından yönetileceği için bu çabayı bir güç gaspı olarak görüyor. Şeyh’in otoriteyi merkezileştirme arayışı federal sistemi istikrarsızlaştırma riski taşıyor. Dahası, böyle bir oylamanın meşru bir şekilde yapılması pratik ve siyasi olarak mümkün değil. Puntland veya Jubaland’ın liderleri seçimleri gayrimeşru olarak gördükleri için katılmaları pek olası değil. Eş Şebab’ın seçimlere saldırmakla ilgili bir geçmişi var, bu da Somali’nin güneyinde grubun kontrolü altındaki pek çok bölgede oylama yapılmasının mümkün olmadığı anlamına geliyor.

Şeyh’in koalisyonu giderek küçüldü ve daha içe dönük hale geldi, bu da onu dar bir dizi işlemsel ittifakla baş başa bıraktı. Federal parlamentonun bir üyesi bu dinamiği, on yıllık siyasi uzlaşmayı geri almakla tehdit eden “merkezi otoriter yönetime doğru tehlikeli bir kayış” olarak tanımladı. ABD Dışişleri Bakanlığı Somali Cumhurbaşkanı’nı “geniş tabanlı destek olmadan” alınan kararlara karşı uyardı. Şeyh’in son hamleleri, giderek parçalanan bir devleti yöneten ve meşruiyeti azalan merkezi bir hükümetle sonuçlandı. Bunun Eş Şebab ile mücadele açısından doğrudan sonuçları olacaktır. Şeyh, Somali’nin güney merkezindeki kilit müttefiklerini yabancılaştırdı. Bir zamanlar Eş Şebab’a karşı mücadelenin ayrılmaz bir parçası olan bazı aşiret büyükleri geri çekildi ya da sessizce grupla aynı hizaya geldi.

Bu arada Somali ordusu da vahim bir durumda. Parçalanmış, işlevsiz ve büyük ölçüde Afrika Birliği misyonuna ve diğer uluslararası desteğe dayanıyor. Eş Şebab ordu saflarına geniş ölçüde sızmış durumda. Yardımlardaki kesintiler, belirsiz siyasi geçişler, yaygın güvensizlik ve Eş Şebab’ın sürekli misilleme tehdidi nedeniyle birliklerdeki moral düşük. Bu durum Eş Şebab’a karşı uzun vadeli bir direniş için iyiye işaret değil.

Bazı Somalili siyasi elitlerin Eş Şebab’ı varoluşsal bir tehdit olarak görmediğine dair işaretler var. Bunun yerine, gruba zaten parçalanmış bir siyasi ortamda nüfuz ve kaynaklar için rekabet eden birçok varlıktan biri olarak davranıyor gibi görünüyorlar. Birçok hükümet eliti artık Etiyopya’yı ve cumhurbaşkanının güvenliği ele almasını eleştirenleri ana düşman olarak görüyor. Birçok Somalili elit için Somali devleti, her ne pahasına olursa olsun savunulması gereken değerlere sahip bir kurum değil, servet biriktirmek için bir araç olma eğiliminde. Eş Şebab’ın iktidara gelmesi halinde, bu tür elitler oyunun kurallarının aşağı yukarı aynı kalacağını ve zaman içinde taraf değiştirdikleri sürece fayda sağlamaya devam edebileceklerini varsayabilirler.

Dış sorunlar

Somali seçimlerin ötesinde birçok geçiş süreciyle karşı karşıya. Birleşmiş Milletler’in 2013’ten bu yana çeşitli yetkilerle görev yapan özel siyasi misyonu 2026’nın sonlarına doğru ülkeden ayrılacak. Somali, siyasi angajman ve koordinasyon için ana platformu, derin siyasi parçalanmanın yaşandığı bir dönemde tarafsız bir ara bulucuyu kaybedecek. Bu arada, ATMIS’ten AUSSOM’a geçiş durdu ve finansman şüphe altında. Kötüleşen güvenlik nedeniyle planlanan kuvvet azaltımları ertelendi ve Afrika Birliği kuvvetlerinin maaşları aylardır ödenmiyor. AUSSOM’un faaliyetlerini sürdürebilmesi için yaklaşık 1 milyar dolara ve önceki misyonun ödenmemiş borçlarını kapatmak için 96 milyon dolara ihtiyacı olacak. Avrupa Birliği ve Afrika Birliği, finansmanın yüzde 75’inin BM üye devletlerinin değerlendirilmiş katkılarından, kalan yüzde 25’inin ise iki taraflı bağışçılardan gelmesini tercih ediyor. Bu finansman düzenlemesi için BM Güvenlik Konseyi’nin onayı gerekiyor ve BM’ye en büyük katkıyı yapan ABD buna karşı çıkıyor.

Bu arada bir grup ABD’li Cumhuriyetçi senatör, Avrupa Birliği ve Afrika Birliği “adil paylarını” ödeyene kadar Somali’ye yönelik fonların dondurulmasını öngören bir yasa tasarısı sundu. ABD’nin Mogadişu’daki desteğinin ve diplomatik varlığının azaltılması konusunda tartışmalar devam ediyor. ABD ve Avrupa Birliği desteği olmadan uluslararası bir barışı koruma misyonunun ne kadar süre dayanabileceği belirsiz.

Şimdi ne olacak?

Mevcut koşullar altında Somali hükümetini Eş Şebab’ı yenmeye götürecek askeri bir yol yok. Eş Şebab ilerliyor, Amerika ve Avrupa’nın kararlılığı zayıflıyor ve hükümet siyasi ve askeri olarak zemin kaybediyor. Hükümet karşı saldırıya geçmeye çalışsa bile Somali ordusu parçalanmış halde, sahip olduğu kaynaklar yetersiz ve büyük ölçüde uluslararası desteğe bağımlı durumda.

Bu arada Eş Şebab kırsal bölgelere derinlemesine yerleşmiş ve Somali toplumunun siyasi ve ekonomik dokusunun içine kendisini yerleştirmiş vaziyette. İşleyen bir siyasi mutabakat, geri alınan bölgelerde güvenilir bir yönetim veya kilit seçmenlerden sürekli destek olmadan askeri kazanımların devam etmesi pek olası değil. Uluslararası strateji çok uzun zamandır aşamalı ilerlemenin sonunda işleyen bir Somali devletine dönüşeceği umuduna dayanıyordu fakat bu artık gerçekçi değil.

Somali hükümetine karşı artan hayal kırıklığının ortasında, olası senaryolardan biri ABD’nin aniden ve tamamen çekilmesi. Washington Post geçtiğimiz günlerde Beyaz Saray çalışanlarının açıkça “Somali’nin yanmasına izin verirsek ne olur?” diye düşündükleri bir konuşmayı haberleştirdi. ABD’nin tamamen çekilmesi, Avrupa Birliği ve Türkiye gibi diğer kilit ortakların da çekilmesini hızlandırabilir ve bu da merkezi hükümeti ciddi şekilde zayıflatır. En iyi durumda bile, yani bir miktar finansman ya da ABD askeri desteğinin devam etmesi halinde bile, bu durum hükümetteki derin bölünmelerin ve işlevsizliğin üstesinden gelmek için yeterli olmayacaktır.

Somali devletinin çökmesi pek yakın olmasa da, yaklaşan seçimler hükümet fraksiyonları arasında siyasi şiddete dönüşebilir. Amerika Birleşik Devletleri gibi uluslararası destekçiler müdahale etmek için çok az şey yaparsa, bu son derece istikrarsızlaştırıcı olabilir. Hükümete karşı uzun süredir hayal kırıklığı yaşayan büyük aşiretler ve nüfuzlu iş adamları Eş Şebab’ın yanında yer alabilir. Eş Şebab bu bağları kullanarak ülkenin güvenlik güçlerinden kitlesel firarları teşvik edebilir ve hükümetin çöküşünü hızlandırabilir. Suriye’de Tahriru’ş Şam Heyeti’nin ve Afganistan’da Taliban’ın kazandığı zaferlerin gösterdiği gibi, Eş Şebab’ın iktidara giden yolu, hükümetin uluslararası destekçilerinin çıkış yolu aramasını ve güvenlik güçlerinin mücadele edemeyecek kadar demoralize olmasını beklemekten geçiyor olabilir.

Alternatiflerden biri Eş Şebab ile siyasi bir anlaşmaya varmaktır ancak böyle bir anlaşmanın uygulanabilir olup olmadığı açık bir soru olarak kalmaya devam etmektedir. Sorun, bağışçı devletlerin askeri seçeneklere öncelik verirken ciddi barış diplomasisini ihmal etmeleridir. Batılı devletler arasındaki hakim görüş, ya El Kaide ile ittifakı göz önüne alındığında örgütün kurtarılamaz olduğu ya da görüşmelerin ülkenin yaklaşık üçte biri üzerindeki toprak hakimiyetini meşrulaştıracağı için angajmanın imkansız olduğu yönünde. Ancak bu daha zor olan soruyu geçiştiriyor: Eş Şebab resmi müzakereler yoluyla, zaten güç kullanarak ve yerel aşiretlerle stratejik ittifaklar kurarak elde edemediği neyi elde edebilir?

Şu anda örgütü masaya oturmaya zorlayacak kadar güçlü bir siyasi karşı ağırlık yok. Olsa bile, hükümetin ne kadar bölünmüş olduğu göz önüne alındığında Eş Şebab ile hükümet arasında doğrudan müzakereler pek olası değil. Eş Şebab yıllardır Somali bakanlıkları ve güvenlik güçleri içindeki aktörlerle ve daha geniş toplumla sessizce müzakere ediyor. Zorlayıcı, taktiksel ve giderek artan bir başarıyla. Grup, aşiret ağlarına, ekonomik sistemlere ve devletin kendisine kadar uzanan siyasi temeller attı.

Mevcut gidişat devam ederse Eş Şebab’ın konumu daha da güçlenecektir. Ancak Şeyh’in rotayı tersine çevirmesi halinde en kötüsünü engellemek için hala bir fırsat var. Merkezi hükümet, Jubaland gibi kilit federal üye devletler ve büyük aşiret bileşenleri arasında siyasi uzlaşının yeniden tesis edilmesi, bir miktar uyumu yeniden sağlayabilir ve Eş Şebab’a karşı mücadelenin yeniden canlandırılmasına yardımcı olabilir. Ancak bu pencere hızla kapanıyor.


Bu değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News’in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Başa dön tuşu