Öyleyse içinde ebedi kalıcılar olarak cehennemin kapılarından girin

فَادْخُلُٓوا اَبْوَابَ جَهَنَّمَ خَالِد۪ينَ ف۪يهَاۜ فَلَبِئْسَ مَثْوَى الْمُتَكَبِّر۪ينَ ﴿٢٩﴾
29- Öyleyse içinde ebedi kalıcılar olarak cehennemin kapılarından girin. Büyüklük taslayanların konaklama yeri ne kötüdür!
وَق۪يلَ لِلَّذ۪ينَ اتَّقَوْا مَاذَٓا اَنْزَلَ رَبُّكُمْۜ قَالُوا خَيْرًاۜ لِلَّذ۪ينَ اَحْسَنُوا ف۪ي هٰذِهِ الدُّنْيَا حَسَنَةٌۜ وَلَدَارُ الْاٰخِرَةِ خَيْرٌۜ وَلَنِعْمَ دَارُ الْمُتَّق۪ينَۙ ﴿٣٠﴾
30- (Allah’tan) Sakınanlara: “Rabbiniz ne indirdi?” denildiğinde, “Hayır” dediler.Bu dünyada güzel davranışlarda bulunanlara güzellik vardır; ahiret yurdu ise daha hayırlıdır. Takva sahiplerinin yurdu ne güzeldir!
Evet ölmeden önce müslüman olmayıp da ölürken müslüman olanlara denecek ki, haydi girin ebedî kalacağınız o cehennemin kapılarından. Büyüklenenlerin, müstekbir davrananların barınağı, durağı olan o cehennem ne kötü bir varış yeridir. Eğer yaşadığımız bu hayatta müslüman olursak, bize bu denmeyecek, cennete gidebileceğiz demektir.
Bu ayette, muttakilerin, Allah’ın koruması ve velâyeti altına giren, Allah’a teslim onlara denildi ki, Rabbiniz ne vahy etti? Onlar
dediler ki, Rabbimiz hayır indirdi. Rabbimiz hidâyet indirdi, rahmet indirdi.
İşte böyle Allah’ı görüyormuşçasına Ona kulluk eden, hayrı Allah katında gören mü’minlere dünya hayatında iyilik vardır ve âhiret yurdu da sadece onlar içindir. Dünyada her türlü hayırlara ulaşacakları gibi âhiret yurdunun hayırları da onlar için olacaktır. Muttakilerin yurdu ne güzeldir?
BASAİRUL KUR’AN
Nahl sûresinin bu ayetleri ve Kur’an’daki diğer birçok ayet, ölümden hemen sonra, ruhların Berzah’ta azap veya selameti yaşadığını açıkça göstermektedir. Hadislerde “kabir” (mezar) kelimesi ruhun bu durumu için mecazi anlamda kullanılmaktadır. Bu, ruhun ölümünden hemen sonra başlayan ve kıyamet gününe kadar süren bir hayattır. 28. ayete göre öldükten hemen sonra kâfirler kötü ve yanlış bir hayat yaşadıklarını farkedince, melekleri hiç bir kötülük yapmadıklarına inandırmaya çalışacaklardır. Melekler onların bu “cesaret”ine karşı çıkıp azarlayacak ve onlara cehenneme gideceklerini söyleyeceklerdir.
Bu ayetlerin yanısıra Mümin: 45-46’da, Firavun ve halkının şedid bir azap içinde oldukları ifade edilmektedir. Yani her sabah ve her akşam Cehennem ateşi onlara gösterilmektedir. Bu, onların kıyamet gününden sonra ebedî azaba çarptırılmalarına dek böyle devam edecek ve sonra ateşe atılacaklardır.
Hem Kur’an, hem de hadisler ruhun, ölümden sonra kıyamet gününe dek bu durumda olacağını vurgular. Ölüm sadece ruh ile bedeni birbirinden ayırır. Bu bekleme süresince ruhun deneyimleri, gözlemleri, düşünce ve bilinci aynen bir rüyadaki duruma benzetilebilir. Nasıl ölüm cezasına çarptırılan bir mahkum idam öncesinde vicdanen eziyet çekerse, aynı şekilde melekler de suçluya, sanki bir rüyada imiş gibi sonsuz azabı önceden tatması için azap eder ve onu cehenneme götürürler. Bunun tersine mümin bir ruhu melekler “hoş geldin” diyerek karşılarlar, onu “cennet” ile müjdelerler, onun güzel koku ve meltemini ona ulaştırırlar. Fakat Berzah’taki bu “hayat”, Sur’a ikinci kez üflenişiyle son bulacaktır. Günahkâr ruhlar tekrar eski bedenlerine iade edilince mahşerde “Yazıklar olsun bize, bizi uykumuzdan kim uyandırdı?” diye bağıracaklar. Fakat gerçek müminler tam bir huzur içinde: “Bu, Rahman’ın vadettiğidir, Peygamberler de doğruyu söylemişlerdir.” (Yasin-52) diyeceklerdir.
TEFHİMUL KUR’AN