Eyke halkı da gerçekten zalim kimselerdi

 

وَاِنْ كَانَ اَصْحَابُ الْاَيْكَةِ لَظَالِم۪ينَۙ ﴿٧٨﴾

78- Eyke halkı da gerçekten zalim-kimselerdi.

فَانْتَقَمْنَا مِنْهُمْۢ وَاِنَّهُمَا لَبِاِمَامٍ مُب۪ينٍۜ۟ ﴿٧٩﴾

79- Bundan dolayı onlardan intikam aldık; her ikisi de açıkça (gözler) ön(ün)dedir.

“Eyke” kelimesinin lügat mânâsı aslında “birbirine girmiş sık ağaçlık”tır. Burada zikredilen Eyke halkından maksat, Hz.Şuayb´ın kavmidir. Ayet-i Kerime bu kavmin, zalimler olduğunu beyan etmektedir. Bunların zulümleri, Allaha ortak koşmaları, yol kesmeleri, ölçü ve tartıyı eksik yapma gibi fiilerdi. Allah teala bu kavmi de çığlıkla, zelzele ile ve üzerlerini siyah bir bulutun kaplaması ile cezalandırmıştı.

Bu kavim de Lût kavmine yakın bir yerde yaşıyordu. Bu sebeple âyette, Lût kavminin ve Eyke halkının geride bıraktıkları harabeler hâlâ işlek bir yol üzerinde bulunmaktadır.” Duyuruluyor.

Hz.Şuayb hem Eyke halkına hem de Medyen halkına Peygamber olarak gönderilmişti. Bu iki kavim aynı cezalarla helak edilmiştir. 

TABERİ TEFSİRİ

Eykeliler de zalim kimselerdi. Allah’a karşı, Allah’ın âyetlerine, Allah’ın elçisine karşı zalimce tavırlarından ötürü onlardan da öç aldık. Sizler şu anda Allah ve elçilerini kale almadıkları için helâk edilmiş bu iki toplumun kalıntılarının yanı başından geçiyorsunuz. Mekke’den çıkan bir kimse önce Lût (a.s) un kavminin yaşadığı, helâk edildiği bölgeye uğruyor, sonra da Eyke bölgesine uğruyordu. Onlar bu peygamberlerden ve helâk edilmiş toplumlarından haberdardılar.

Şuayb (a.s) onları şöyle uyardı: Ey kavmim! Gelin insanların mallarını haksız yere yemeyin! Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın! Fesat çıkarmayın!  Sizi de sizden öncekileri  yaratan Allah’tan korkun! dedi.

Ama onlar elçilerini dinlemediler. Şuayb (a.s)’ı büyülenmişlikle itham ettiler. Ey Şuayb, sen bizim hayatımıza karışamazsın. Sen kim oluyorsun da bizim düzenimizi eleştiriyorsun? diyerek Ona meydan okudular. 

Allah’ı ve elçisini hayatlarına karıştırmayarak dediler ki; eğer doğru sözlü isen haydi o zaman gökten üzerimize bir parça indir de görelim. Haydi bize bir azap getir de görelim dediler. Kendi azaplarına, kendi helâklerine davetiye çıkardılar. 

Bunun üzerine Rabbimiz de kendisini ve elçisini hayatlarına karıştırmamaya çalışan bu toplumu değişmeyen bir yasası olarak bulutlu bir günün azabıyla yakalayıverdi. Gölge gününün azabı yakalayıverdi onları. Gerçekten bu büyük bir azap günüydü.

BASAİRUL KUR’AN

Başa dön tuşu