YPG ve KCK’nın Avrupa yapılanması Kandil’i karşısına alıp Öcalan’a itaat eder mi?

HAKSÖZ-HABER
Ertuğrul Özkök, Öcalan’ın beklenen çağrısı ile ilgili duyumları yazdı. Devletin çok üst düzey bir yetkilisinin yaklaşık bir ay önce İmralı’da Abdullah Öcalan’la yüz yüze görüştüğünü öne süren Öztürk, Öcalan’a “Yapacağın açıklama çok net olmalı. İçinde oraya buraya çekilecek, gizli bir mesaj olarak yorumlanabilecek, kripto kelime veya bir cümle olmamalı” denildiğini söyledi. Öztürk, Öcalan’ın ise “Suriye’deki kesimi ben ikna edebilirim. Oradaki benim oğlum gibidir. Avrupa kanadı bu girişime ‘evet’ der. Türkiye kanadı da olumlu bakar. Ama Kandil’den ne cevap gelir tam emin değilim” dediğini yazdı.
PKK lideri Öcalan’ın İmralı’da üst düzey bir devlet görevlisine söylediği öne sürülen bu sözler dikkat çekici. (Şayet aktarılanlar doğruysa) YPG ve Avrupa namına rahat konuşan Öcalan, Kandil’den emin olamadığını söylüyor. YPG ve KCK’nın Avrupa kolunun Kandil’i karşısına alma pahasına Öcalan’ın muhtemel bir silahsızlanma çağrısına uyup uymayacağı merak konusu. Ek olarak örgütün ana bileşkesi üzerinde egemenliğinden şüphesi olan bir liderin PKK’nın Suriye ve Avrupa yapılanması üzerinde iddia ettiği kadar bir etkisinin olup olmadığı da tartışmalı.
Ertuğrul Özkök’ün T24’de yayınlanan “İmralı’da varılan görüş birliği: Çağrıda ‘kripto’ kelime olmayacak, kesinlikle Nevruz’a denk getirilmeyecek” başlıklı yazısının konuyla alakalı bazı kısımları şöyle:
Yazacağım bilgiyi, bundan bir ay önce aldım
Bugüne kadar yazmadım.
Ama DEM dün “Öcalan tarihi açıklamayı yakında yapacak” bilgisini verince, artık yazabilirim.
Bu anlatacaklarım, kesinlikle İmralı’da devletin Öcalan’la yaptığı bir yazılı anlaşma değil.
Benim güvendiğim kaynaklardan topladığım bilgi.
Ama varılan sözlü bir “görüş birliği” olarak değerlendirilebilir.
Devletin çok üst düzey bir yetkilisi İmralı’da Öcalan’la görüştü
Bir: Devletin çok üst düzey bir yetkilisi, İmralı’da Abdullah Öcalan’la yüz yüze görüştü.
İki: Bu görüşmede Öcalan’a bir açıklama yapma konusu açıldı.
Üç: Kendisine en açık dille şu şart söylendi:
“Yapacağın açıklama çok net olmalı. İçinde oraya buraya çekilecek, gizli bir mesaj olarak yorumlanabilecek, kripto kelime veya bir cümle olmamalı. Çok net bir silahları bırakma çağrısı olmalı.”
Dört: Bu açıklamayı yapmadan önce “silah bırakmakla ilgili neyin kastedildiği” konusunda da bir görüş birliğine varılacak.
Devlet yetkilisi Öcalan’a açıkça şunu da söyledi:
“Silah bırakma denince, dünya pratiklerinde akla 4 ayrı uygulama geliyor. Biri silahları gömme, biri çatışmasızlık, biri ateşkes. Biz bu üçünü kastetmiyoruz. Kastedilen şey, örgütün elindeki silahları kayıtsız şartsız getirip teslim etmesidir.”
Beş: Bu çağrıyı mümkün olan en kısa sürede yapmanı bekliyoruz. Ama bir şartımız var. Çağrı kesinlikle Nevruz dönemine rastlatılmayacak.
Altı: O görüşmede kesin karar bağlanan bir nokta daha var.
Öcalan’ın Meclis’e gelip konuşması diye bir şey olmayacak. Bir af veya İmralı dışında ev hapsi de söz konusu olmayacak.
Yedi: Öcalan’a “Dışarıda senin güvenliğini biz bile sağlamakta zorluk çekeriz” denildi.
Öcalan “Benim de öyle bir talebim yok” dedi.
Peki bulunan çözüm neydi?
İmralı’da daha rahat bir mekan sağlanacak. Dışarı ile iletişim imkanları kolaylaştırılacak. İstediği insanların gelip ziyaret etmesi mümkün olacak.
Herhalde Netflix, Disney Plus, Prime Video, Blue TV, Tabii gibi streaming platformları izlemesine de izin verilecek tahmin ediyorum.
Yani yeni hayatında eğlence kısmı daha fazla olabilecek.
Öyle bir açıklama yapmalıyım ki kimse bana ‘hain’ dememeli
Sekiz: Öcalan bunları dinledikten sonra ne cevap verdi?
O da mealen şöyle konuştu:
(*) “Ben barış getirecek böyle bir çağrıyı yaparım. Ancak bu çağrıyı yaptıktan sonra kimse çıkıp bana ‘hain’ diyememeli. Onun için sağlam bir görüş birliği olması gerekir. Ondan sonra bu çağrıyı yaparım.“
Peki Öcalan’a kim “hain” diyebilirdi ki?
Öcalan kimden çekindiğini de şöyle anlattı:
4 ayrı PKK kanadı var, üçünü ikna edebilirim
Bugün PKK’nın 4 ayrı kanadı var.
Biri Suriye’dekiler. Öteki Kandil Dağı’ndakiler.
3, Avrupa kanadı.
4, Türkiye kesimi.
Öcalan devlet yetkilisine, her birinin durumunu şöyle anlattı:
“Suriye’deki kesimi ben ikna edebilirim. Oradaki benim oğlum gibidir. Avrupa kanadı bu girişime evet der. Türkiye kanadı da olumlu bakar. Ama Kandil’den ne cevap gelir tam emin değilim.”